Dünya'nın ''total futbol'' kavramı ile tanıştığını düşündüğümüz yıllar çoğu zaman 70'lı yılların başı olarak düşünülse de aslında bu türün ilk temsilcisi 1938 ve 1954 yıllarında Dünya Kupası(o zaman ki adıyla ''Jules Rimet'') finali oynamasına rağmen birinde İtalya'ya 4-2;diğerinde ise gruplarda 8-3 ile geçmeyi başardığı Batı Almanya'ya uzatmalarda 3-2 ile boyun eğen
Ferenc Puskas önderliğinde kiMacaristan'dır.Günümüzde ben dahil bir çok kişinin o dönemde onların oynadığı futbolu canlı olarak izleme fırsatı olmadıysa da Total Futbol türünden ilk örneklerin Macaristan'a ait olduğu bu türün 70'li yıllarda ki bayrak takımı olan Hollanda'lılar tarafından da kabul edilir.Her ne kadar Macaristan Ferenc Puskas'lı o parlak döneminden sonra o dönemde oynadığı futbola yakın bir seviyeye gelemediyse de
bu türün ilk örneklerini sunan millet olarak onları da es geçemeyeceğimiz aşikardır.70'li yıllarda ise bu felsefenin bayrak takımı Ajax'ın önderliğinde ki Hollanda fırtınası esecektir.Günümüz de Hollanda'yı ülkemizde ve Dünya'da hiç bir Dünya Kupası şampiyonluğu olmamasına rağmen her turnuva da desteklenen bir takım yapan da aslında onların o dönem oynadığı Total Futbol'a olan saygılarının bir ürünüdür.70'li yıllarda Avrupa'da Ajax fırtınası eserken bu başarının mimarlarıyla 1974 ve1978 yılllarında 2 kez üst üste final oynamasına rağmen ikisinde de ev sahibi ülkelere boyun eğen Hollanda'nın mimarları aynıydı.1974 yılında ev sahibi Almanya'ya 2-1 ile yenilen Hollanda'da bugün Galatasaray'da 2.antrenörlük görevi yapan Neeskens ile Barcelona efsanesinin yaratıcısı olarak görülen Cruyff gibi isimler vardı.Şimdilerde Galatasaray Teknik Direktörlüğü yapan ve Barcelona ile 2 lig şampiyonluğu ve 1 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu gören Rijkaard ise o zamanlar henüz 16 yaşındaydı.1978 yılında yine bir başka ev sahibi Arjantin'e uzatmalarda 3-1 ile boyun eğerken Hollanda da bu kez Cruyff gibi bir isim olmamasına rağmen final oynaması ise bu tür futbolun felsefesinin ne denli sağlam bir temel üzerine oturtulduğunun bir göstergesi gibidir.Günümüzde ise bu Total Futbol adıyla adlandırabileceğimiz futbolun limitlerini zorlayan bir takıma sahibiz,evet bu takımın adı pek çok kişinin tahmin edebileceği gibi Barcelona.Ülkemizde ise son 1 yıldır bu felsefeye göre hareket etmeye karar veren bir takım bulunmakta.Belki henüz bunu tam olarak özümseyememiş bir takım bu ama Barcelona'nın bile bugünkü seviyesine gelene kadar 20 yıldır bunun üzerine çalışıp uzun süre şampiyon olamadan yıllar geçirirken bunun üzerine ezeli rakibi olan Real Madrid'in acı veren bir çok şampiyonluğu görmesine rağmen,şu anda bulunduğu konum ve gördüğü saygınlık bir zamanlar onlar ile dalga geçen en büyük rakibi tarafından bile kıskanılıyor.
Türkiye de ise anlayabileceğiniz gibi sağlam temeller üzerine oturtulmayı bırakın bir sistemin bile varlığından haberdar olmayan pek çok oyuncu varken Total Futbol gibi aslında çok basit temellere dayanan ama belki de bizim oyuncularımızın çoğunun sisteminin sistemsizlikten beslendiği bir ortamda bu sistemi oturtmanın pek de kolay bir durum olmadığı aşikar.
Peki Total Futbol nedir?Ne ister?Neyi hedefler?
Total Futbol adından da anlayabileceğimiz gibi sahaya çıkan 11 kişinin birden aynı düşünceyi uyguladığı bir sistemin ürünü.Top sendeyken topa daima hükmederek,çok iyi bir pas futbolu oynarken,top rakipte iken kaleci hariç geri kalanların hepsinin birden rakibi hataya zorlayan bir alan paylaşımı içinde olduğu bir yapı belkide.Ama esas olarak Barcelona'nın oynadığı sistem 70'li yıllarda Hollanda'nın yaptığından biraz daha farklı.O dönem Hollanda'sı top rakipte iken yapacaklarını fazla düşünmeden sadece kendi topa hükmetmeye çalışırken şimdinin Barcelona'sı top rakipte iken nasıl en kısa sürede top bana geçeri de düşündüğü için daha fazla kazanan bir sistem haline getirdi Total Futbolu.
Peki Galatasaray da neden işler bu yönde işlemiyor?
Bunun başlıca nedeni Galatasaray'ın yıllardır top bende iken herkesin ne yapacağını bilmeden oynamasına bağlı biraz da.96-2001 arası herkes Hagi'nin ayağına bakarak oynarken,onun müthiş zekası ile başarıya ulaştı.Tabi Türk oyuncuların da Total Futbol'u modifiye eden Barcelona'nın bu gün oynadığı top rakipte iken ne yapılır oyununu iyi bilmesi de başarıyı getiren bir başka etkendi.
2001 den sonra Galatasaray Hagi'nin yerine yeni bir zekayı koyamadığı için zamanla futbolu erozyona uğrarken,Total Futbol'un günümüz halinin 2.kısmını yapabilen diğer oyuncularını da kaybettikçe iyice bunalımıa girdi,ve gerilemeye başladı.Son 1 yıldır ise Rijkaard'ın gelişiyle takımın tamamen kendine zıt bir sisteme bürünmesi isteniyor.Derwall'dan beri 2 forvet ile oynayan bir takım 2 yıldır(Skibbe'li dönem de dahil) tek forvetli 4-3-3 ve benzer 4-2-3-1 formatlarında oynamaya adapte edilmeye çalışılırken 2 şampiyonluğu ıskaladı.Peki bu oyuna nasıl katkı yapabilir Galatasaray.Bu sorunun cevabı ise orta saha da pas alışverişini çok iyi kontrol edebilecek oyunculara sahip olması gerekliliğinden geçiyor.Bunu başarabilmesi için şu anda mevcut kadroda bulunan Cana'nın önüne en az Total Futbol Prensiplerini bilen 3 ismin monte edilmesiyle mümkün.Yine defansta oynayan oyuncularında bu felsefeye yakın oyunculardan seçilmesi gerekmekte,bunu başarabilirse 2 yıldır amansızca bu takımı eleştirenlerin yüzsüz alkışlarına şahit olabiliriz yakın zamanda.